Yargıtay 12, Hukuk Dairesinin 2016/8064 karar sayılı içtihadı : "İİK'nun 261. maddesi uyarınca alacaklı ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren 10 gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. İhtiyati haciz kararı takip başladıktan sonra ise, ihtiyati haciz kararının takip dosyasından infazının istenmesi gerektiği gibi asıl takip dosyası yerine başka bir takip dosyasından infaz edilmesi takip hukuku kuralları ile bağdaşmaz." şeklindedir.
Öncelikle İhtiyati haciz, icra takip işlemi niteliğinde değildir. Asıl icra takip işlemine yardımcı olan, güvence sağlayan, koruyucu nitelikte bir düzenleme olup yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce uygulanan bir nevi tedbir işlemidir. Bu nedenle ayrıca tevziye tabi tutulmasında da hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Somut olayımızda da takip talebinde bulunulmasına rağmen ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı, ve bu suretle komisyonun istikrar kazanmış kararları uyarınca kotadan bağımsız tevzi uygulamasından kaçınmak niyetinde olduğu anlaşılmakla,mevcut uygulamanın bu haliyle adliyede adaletsiz iş yükü dağılımına sebebiyet verebileceği gözetilerek İcra Müdürlüğünün usul ve yasaya uygun kararına karşı -Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin emsal içtihadındaki görüşüne katılmayarak- şikayetin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.